ekrem yılmaz Herkes bir şeyler okuyor! Kimi kitap, kimi şifre, kimisi de kainatı okur. Yazarlık, kainatı okuma vergisi: Tıp insanı, tasavvuf içini, sosyolog cemiyeti, fizikçi eşyayı, ekonomist para ile; arz talep dengesini, derviş Yunus, dört kitabın manasını, gazeteci fert ve cemiyetteki yenilik ve değişimleri, gelişmeleri okuyor. Kimisi de meramını okur karşısındakinin ! İnsanımızı o kadar da töhmet altında bırakmayalım; okumuyoruz diye... Öyle ümmilerimiz var ki, ciğerimizi okur, kalbimizi okur, adamı gözünden okur. Hem milletimiz ille de yazılı metinlere bağlı kalmaksızın; rahmet okur, dua okur, bela okur, lanet okur, mevlit okur, oğlu bina okur; döner döner gene okur... Şimdi, herkesteki her şey bizim de içimizde : Bütün iyi, kötü duyguları, niyetleriyle insan bende de var, sende de.. İhtiras, zaaf, iyi ahlakıyla; ihtirası ve kanaati ile herkesteki benzer duygular içimizde... İnsanız biz, yaratılmışların içinde lisanı olan (konuşmak,yazmak ve okumak için), düşünen bu konuştuğu ve okuduğunu... Böyle bir latif.. Kainat içinde; içimizde bizim, lisan da içimizde... Bu kadar mı? Gönlümüzde olan biz ve dış dünya (masiva) mı sadce? Hayır... Yaratanın Sevgilisi diliyle "Kendisi" de "insanın" gönlünde... Buyuruyor ki, Hadis-i Kutside Allah Celle Celal: "-- Hiç bir yere sığmam, ancak mü'min kulumun gönlüne sığarım." Gönül, madde değil; mekan değil, zaman değil..." Ruhtan insan az şey bilecek".. Çok az şey bilebileceğiz ondan ve çok az şey biliyoruz bugün; azın azını... Öyle değil mi? İmanın yuvası ve dahi, beyan etmeyi öğretenin diliyle, hakkında çok az şey bileceğimiz ruhun yuvası : GÖNÜL... Gönül, kalp okuyabiliyor muyuz? Ona bakalım. Gönlün de dili ve gözü var ya, "kalp gözü", o gözü açık olanlar işte kainatı okuyor. Dahası var mı ? Milletimize okumuyor, demekten vaz geçelim. Zira, O ariftir; arife tarif gerekmez. |