Sana şehir diyemem, sanki cennet bahçesi, Olur mu seni görüp vurulmayan göz, İzmir. Her fısıltı imbattır, her nefes bülbül sesi, Senin kışın bahardır, hazanların yaz, İzmir.
Sen Ege’nin incisi, gönlümüzün ecesi, Güzellikler harmanı, has sevdalar bahçesi, Tarihin armağanı efsaneler bohçası, İnan ki anlatamaz seni kalem, söz İzmir.
İmbat yüklenir gelir fullerin kokusunu, Mehtap, Kordon’da uyur en güzel uykusunu, Agora alıp gider kederin tortusunu, Sende inler tamburlar, sende coşar saz, İzmir.
Asansör’den İzmir’e bakarken kana kana, Bir kara dut şerbeti taze can katar cana, Tarihi tekrar yaşa, gel Kızlarağası’na, Efes, Doğu Roma’dan arta kalan iz, İzmir.
Kemeraltı, gezmezsen inan küser, darılır, Karşıyaka şiirdir, şarkılara varılır, Atar derdi, kederi, umutlara sarılır, Sendedir şen nağmeler, sende işve, naz İzmir.
Hoşça kal derken güneş bir başka güzel batar, Gün batımı Kordon’a başka güzellik katar, İnsan, son uykusuna bağrında mutlu yatar, Şarkıların kubbede en güzel avaz İzmir.
Yabancı göz değmesin toprağına, taşına, Türkümüzü söylettik gökte uçan kuşuna, Efeler otağ kursun Belkahve’nin başına, Budur garip gönlümden dökülen niyaz İzmir. |