Öyle bir tünele girmişiz ki,Uzun mu uzun, geniş mi geniş Karanlık mı? Hem de zifiri… O kadarda yavaş ilerliyor ki zaman Tıpkı banliyo seferi yapan mavi ekspres misali,Tıkırda tıkır. Keşke işlerde hep tıkırında olsa. Erken gelen, avantayı veren, birazda kelleyi çalıştıran oturmuş ön saflara Bizler uyumuşuz onun için kalmışız, Arka beşliye ve de tahtaya. Tünelde soğuk mu soğuk iliklerime kadar üşüyorum içim titriyor ama kime ne? Ateş yok ışık yok sen zaten yoksun. Ama nefesin var konunda var hatta sesini de duyar gibiyim fısıltı olsa bile Işık yok dedik ama anahtarı var anlayacağın düğmesi Düğmede fayda etmiyor. Işık yanmaz ki, e zaten yakamazsın Nede çok merak ediyorum şu tüneli... En çokta hani yazar ya tepesinde en üstte tünelin enimidir yoksa yüksekliğimi ne işte onu yüz mü yüz ellimi?
Sordum ne zaman görürüz bunun sonunu Dediler ki güneş çıkınca yani doğunca Şimdi yeni yeni anlıyorum Doğan güneşte, şafakta olduğunu. Peki o güneş ne zaman doğacak ? Belli değil. Har halde tünel bitince. Bizse gittikçe gidiyoruz hem de düşe kalka. Çamurda,batakta,iyiyle,kötüyle,güzelle,çirkinle, Ve de rütbeyle.
Git babam git. Duyan gelmiş bir kapıdan girip diğerinden çıkmış Çıkmış çıkmasına ama nasıl…..işte
Bizde girmişiz bir kere ne biçim tünelse hala ilerliyoruz yavaşta olsa. Dedik ya tek umut doğan güneş Çok azda olsa hafif bir ışıltı görülmüş. Vanlı bağırdı, Diyarbakırlı çağırdı dedim nedir mesele meğerse levhayı görür gibi olmuşlar. Biri dedi üç yüz kırk diğeri ise üç yüz elli aklımıza gelmiyor ki kibrit, çakmak.
Yakınca anlarsın o,550 İşte şafakta söktü güneşte doğdu Aç artık gözlerini
İşte bu zaman tüneli Ne tüneldi ama… |